Alexander von Humboldt ve ‘’Kozmosun Birliği’’



Humboldt coğrafyaya en büyük katkısını bir gözlemci ve kıyaslamacı olarak yapmış, insanların doğanın bir parçası olarak görüldüğü dünyada dünya anlayışını geliştirmeye çalışmıştı. İlk ilgisi asla terk edemediği botanik ile başlamıştı. Göttingen’deki üniversite eğitimi sırasında Jeoloji ve Freiburg Madencilik Okulu’nda da 8 ay süreyle madencilik ve jeoloji eğitimi almıştı. Jeoloji madencilik temeliyle Güney Almanya içlerinde kendisine geniş ölçüde seyahat etme fırsatı bulmuştur. Fakat seyahat etme ve dünya hakkında daha çok şeyler öğrenme arzusunu bundan çok daha önce teşvik eden olay ise Kaptan James Cook ile dünyanın çeşitli yerlerine babasının yanında seyahat etmiş olan Geoerg Foster ile tanışması olmuştur.

Humboldt ilk büyük çalışmasını 1793’te yayınladı: Florae Fribergensis adlı eserinde bitkilerin coğrafyası, taşların coğrafyası ve hayvanların coğrafyasının Latince Geognosia ve Almanca da Erdkunde olarak anılabilecek bir konu altında ele alınması gerektiğiyle ilgili görüşlerini ileri sürüyordu. 1797’de Annesinin ölümüyle kendisine kalan miras çalışmadan dünyanın birçok yerine seyahat edebilmesi ve gözlemlerini yapabilmesi için kendisine kaynak oluşturacaktı. 1799’da İspanyol Amerikası’na bilimsel gözlemlerde bulunmak üzere yola koyulmuştur. Bu seyahatleri sırasında bilimsel gözlemler yapmış, dikkatli kayıtlar tutmuş, birçok yerin enlem ve boylamını belirlemiş, birçok bitki toplamış ve sınıflandırmış, Andlar’da birçok yerin yükseltisini belirlemiş Andlar’da yükselti ile bitki örtüsü arasında ilişki olduğunu ortaya çıkarmıştır. Kendi adı verilen Humboldt akıntısının sıcaklığını ölçmüştür.

1804’de Avrupa’ya döndüğünde bilimsel gözlemlerini hazırlamak için hayatının daha sonraki 23 yılını geçireceği Paris’e yerleşmiştir. Dört cildi 1845-1849 yılları arasında yayınlanan, beşinci cildi ise ölümünden sonra notlarının derlenmesiyle 1862’de çıkan, yerbilimleri ve antropolojiyle ilgili bütün bilgileri adeta birbiriyle ördüğü Kosmos adlı çalışması Humboldt’un kariyerinin başyapıtıdır.

Humboldt’u modern coğrafyanın kurucuları haline getiren olaylara baktığımızda;
Birincisi; Tüm bilimsel çalışmalarında yeryüzünün değişik kısımlarında ortaya çıkan farklılıklarla (örneğin bitki örtüsü) açıkça ilgilenmiştir. İkincisi, çok titiz çalışmış ve tüm ölçümlerinde yüksek bir doğruluk derecesine erişmeye çalışmıştır. Çağdaş coğrafyanın mirengi noktalarından birisi sayılan kantitatif yaklaşımı bize sunmuştur. Üçüncüsü incelemekte olduğu olaylar arasındaki ilişkiyi görmeye çalışmıştır.

Huımboldt’un deneyimleri onu modern coğrafyada bir anahtar kavram olan çok çeşitli elemanların birbiriyle bağlantılılıklarını kabul etmeye götürmüştür. Felsefeyle pek ilgilenmeyen Humboldt ampirik araştırmaya dayanıyordu ve Kosmos’da öne sürdüğü ‘’doğada birlik varolduğu’’ fikri coğrafyanın doğası hakkında herhangi bir temel önergeden çok gerçeğin kaçınılmaz bir sentezi olark alınacak bir görüştü.

0 yorum:

Yorum Gönder